29 Ekim 2015 Perşembe

Carl Gustav Jung

"Kendime hayretle, hayal kırıklığıyla, hoşnutlukla bakıyorum. Kederliyim, bunalımdayım, coşkuluyum. Ben bunların hepsiyim aynı anda, ama toplayıp da sonucunu bulamam. Nihai değer veya değersizliği belirleme yeteneğine sahip değilim; kendim ve hayatım hakkında hiçbir yargım yok. Tamamen emin olduğum hiçbir şey yok. Hiçbir şey hakkında hiçbir kesin kanaatim yok. Yalnızca doğduğumu, var olduğumu biliyorum ve bana öyle geliyor ki bir şekilde taşınıp buraya getirilmişim. Bilmediğim bir şeyin temeli üzerinde yaşıyorum.”

28 Eylül 2015 Pazartesi

Krişnamurti

Özgürlük bir tepki değildir, özgürlük bir seçim değildir. Seçebildiği için özgür olduğunu düşünmek sadece iddiadır. Özgürlük, içinde ceza korkusu ve ödül beklentisi olmayan yönsüz saf bir gözlem halidir. Özgürlük, insan gelişiminin sonunda değil varoluşunun ilk adımında yatar. Gözlem hâlindeyken kişi özgür olmadığını görmeye başlar. Özgürlük, bizim günlük varoluşumuzu ve aktivitelerimizi yaşarken seçmesiz farkındalığımızda bulunur.

11 Eylül 2015 Cuma

Tao Te Ching

Birisinin kötü olduğu hissi uyanırsa: onu terk etme.
Onu sözlerinle uyandır, hareketlerinle onu cesaretlendir, onun verdiği zarara nezâketinle karşılık ver.
İnsanı terk etme, onun kötülüğünü terk et.

10 Eylül 2015 Perşembe

G. I. Gurdjieff

"Bilginin bir merkezin bir fonksiyonu olabileceğini fark ettiğimizde, bilgi ve anlayış arasındaki fark açık hâle gelir. Bununla birlikte, anlayış üç merkezin fonksiyonudur. Düşünme aparatı bir şeyi bilebilir. Ama anlayış yalnızca insan bununla bağlantısı olan şeyleri hissettiği ve duyumsadığı zaman ortaya çıkar."

Osho

Unutma, iç sesine bağlı kal. Seni tehlikeye yöneltebilir; o zaman gir tehlikeye, ama iç sesine bağlı kal. Ancak o zaman günün birinde mutlulukla dans edeceğin bir duruma gelebilirsin.
Gerçek olmak, kendine sadık kalmaktır. Çok tehlikeli bir şey bu; çok az insan bunu yapabilir. Ama bunu kim yaparsa, elde eder. Tahmin edemeyeceğin kadar büyük bir güzellik, zarafet, mutluluk elde eder.
Gerçek, mantıklı bir şey değildir. Gerçek derken mantıklı, rasyonel yöntemlerle ulaşılan bir sonuçtan bahsetmiyorum. Gerçek derken, var olmanın gerçekliğinden, olmadığın bir şeyi zorlamamaktan, ne olursa olsun olduğun şey olmaktan, ikiyüzlü olmamaktan bahsediyorum. Kederliysen, kederlisindir. O anın gerçeği budur, gizleme bunu. Sahte bir gülümseme takınma çünkü o gülümseme sende bölünme yaratır. İkiye bölünürsün, bir parçan gülümser, ve bu küçük bir parçandır, ama asıl büyük parçan kederli kalır.
Hayat bir ırmaktır, ruh halleri sürekli değişir. Tutarlı olacağım diye uğraşmana gerek yok. Tutarlılığı kafasına takan insan, sahte olmak zorunda kalır çünkü sadece yalanlar tutarlı olabilir. Gerçek sürekli değişir. Gerçeğin kendi çelişkileri vardır. Bu da onun zenginliğidir, büyüklüğüdür, güzelliğidir.

Tezer Özlü - Yaşamın Ucuna Yolculuk

"Sordukları zaman, bana ne iş yaptığımı, evli olup olmadığımı, kocamın ne iş yaptığını, ana babamın ne olduklarını sordukları zaman, ne gibi koşullarda yaşadığımı, yanıtlarımı nasıl memnuniyetle onayladıklarını yüzlerinde okuyorum. Ve hepsine haykırmak istiyorum. Onayladığınız yanıtlar yalnız bir yüzey, benim gerçeğimle bağdaşmayan bir yüzey. Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin "medeni durum" dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil. Bu kolay olgulara, siz bu düzeni böylesine saptadığınız için ben de eriştim. Hem de hiçbir çaba harcamadan. Belki de hiç istediğim gibi çalışmadan. İstediğiniz düzene erişmek o denli kolay ki... Ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, kanını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizin için hiçbir değeri yok ki.. Bırakıyorsun insan onları kendisiyle birlikte gömsün. Ama hayır, hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum. Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, başarı anlayışınızla, namus anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum. Hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi yer verdiğiniz için.....
"Kurumlarınıza uyuyor gibi görünmem, onlara karşı direnmemi ancak böyle sağlayabileceğime inanmamdandır. Başarı diye nitelendirdiğiniz olgulara direnmem için en az sizin kadar başarılı olabilmem gerektiğinden."

16 Şubat 2015 Pazartesi

Krişnamurti "İç Özgürlük"

Aşağıya kendimce belirlediğim kısımlarını aldığım yazılar Krişnamurti'nin halklarla konuşmalarıdır.Okuduğum kitap Yol Yayınları'ndan çıkmıştır, çeviriyi İlhan Güngören yapmıştır.


Eğitimin Yararı

Akıl özgürlük içinde hiçbir korkuya kapılmadan, belirli bir kalıba girmeden, gerçek olanı, doğru olanı bulmamızı sağlayan yetenektir.
Yaşamak insanın doğru olanı kendi çabasıyla bulmasıdır. Bunu da ancak özgür olduğunuz zaman yapabilirsiniz.
Siz bir şeyi yalnızca o şeyi yapmayı sevdiğiniz için yapıyorsanız, hırslı, tutkulu bir insan sayılır mısınız? Eğer siz bir şeyi, tüm varlığınızı ortaya koyarak, bir yere ulaşmak için, bir çıkar peşinde olduğunuz için ya da önemli bir sonuç almak için değil de yalnızca o işi yapmayı sevdiğiniz için yaparsanız bunun hırsla, tutkuyla bir ilgisi olduğu söylenebilir mi? Bunda hırs da yoktur, rekabet gibi, yarışma gibi bir duygu da yoktur. Bunu yaparken çabanızın amacı öne geçmek, birinci olmak gibi bir şey değildir. Çünkü yarıştığınız, rekabet içinde olduğunuz bir başkası yoktur. Eğitim sizin için yapılmaya değer, seveceğiniz, tüm yaşam boyu sürdüreceğiniz bir uğraş bulmanıza yardımcı olamaz mı? Bu böyle olmadıkça bütün yaşamınız size mutsuzluk, doyumsuzluk getirecektir. Gerçekten ne yapmak istediğinizi bilemedikçe zihniniz alışılagelmiş düşüncelerin çizgisinin dışına çıkamayacaktır. Bu da size can sıkıntısı ve bıkkınlık getirecektir.

Özgürlük Sorunu

Kafanız sorunlarla, üzüntülerle, kurgularla uğraşmadığı zaman gerçekten ancak o zaman gözleyip izleyebilirsiniz. O zaman ancak olağanüstü güzelliklere duyarlı olursunuz. Belki buradan özgürlük sorununun çözümüne bir tutanak, bir ipucu bulabilirsiniz.
Bağımsızlık özgür olmak için yeterli midir? .... Özgür olmak için aklını kullanmasını bilmek gerekli....
Bir şey olmak istediğimiz andan başlayarak özgürlüğümüzü yitiriyoruz.
Dünyada en güç şey kuşkusuz insanın kendisi olması, kendiliğini bulmasıdır....Gerçekte neyseniz, kendinizi olduğunuz durumuyla anlayabilirseniz böyle bir anlayışta değişme gücü vardır. Bunun için özgürlük, olduğunuzdan başka bir kimse olmaya çalışarak değil, yapmayı istediğiniz her şeyi yaparak değil, geleneğin gösterdiği yolda giderek, ana babanızın ya da bir gurunun söylediklerini yaparak değil, ancak bir andan ötekine ne olduğunuzu izleyip anlayarak sağlanabilir.
Zeki bir insanın zihni soru soran, araştıran bir zihindir. Bunun anlamı nedir? Bunun anlamı şudur: Ancak korku olmadığı zaman, Tanrının ne olduğunu ya da gerçeği bulabilmek için bütün toplumsal yapıyı karşınıza alabildiğiniz zaman zekâ vardır.
Zekâ başkaldırmayla ortaya çıkar, yani korku olmayınca. Yani sevgi olduğu zaman ortaya çıkar. Zaten korkunun olmadığı yerde sevgi vardır.
Eğer değiştirmeye çalışmadan kaba yanlarımı, yaptığım hamlıkları farkedersem; eğer hamlık nedir, kabalık nedir, bunları kendi yaşamımda her gün izlersem; nasıl arsızca yediğimi, insanlarla ilişkilerimde yaptığım kabalıkları, gururumu, böbürlenmelerimi; alışkanlıklarımdaki, düşüncelerimdeki kabalıkları fark edersem bunların gözlemlenmesi değişme için yeterlidir.
Ahmaklığınızı anladığınız zaman zekâ, duyarlık, incelik hepsi kendiliğinden gelecektir. Sizin duyarlı olmaya, ince olmaya çalışmanız gerekmeyecektir.

Özgürlük ve Sevgi

Yeni düşüncelere, alışık olmadığımız şeylere açık olmak son derece önemlidir. Güzeli görebilmeniz iyi de, gene de yaşamdaki çirkin şeyler de gözünüzden kaçmamalı, her şeye karşı uyanık olmalısınız.
Özgür olmak bir tek canının istediğini yapmak ya da sizin elinizi kolunuzu bağlayan dış koşulları kırmak değildir. Ama bağımlılık sorununu tam olarak anlamak demektir.... Bir kimsenin mutlu olabilmek için başka bir kimseye gereksinim duymasının.... anlamını anlayabiliyor musunuz?.... Asıl bağımlılık derinlere işlemiş ruhsal bağımlılıktır.... Bu bağımlılık tutsaklık olur.
Her türlü ruhsal bağımlılığa karşı çıkıp kendimizi bu bağımlılıklardan kurtaramadıkça da özgür olamayız. Çünkü özgürlük ancak ruhsal bağımlılıklardan kurtulduğumuz zaman vardır.
Yalnızca sevip sevgiyi orada bırakmak istemiyoruz, sevip de sevmekle yetinemiyoruz, sevgimize bir karşılık bekliyoruz. Bu isteğimizle de başka bir kimseye bağımlı olmuş oluyoruz.
Sevmek bir karşılık beklememektir. Sevdiğiniz zaman bir şey verdiğinizi bile düşünmemelisiniz. Ancak böyle bir sevgi özgürlükle uzlaşabilir.
Eğer yalınayak dolaşan insanların geçtiği bir yolda sivri bir taş görürseniz bunu kaldırın.
"İstekler nereden kaynaklanıyor? İsteklerden kendimizi nasıl kurtarabiliriz?" Ama zaten isteklerden kurtulma isteği kendisi de bir istek değil mi? Bu isteğin temelinde de korku var. İsteğin kaynağı kökeni ne? Görmek, bir ilişki içinde olmak bir duygu uyandırıyor, bu duygudan da istek doğuyor. Siz isteklerin tedirginliklere, iç çatışkılara yol açtığını fark ettiğiniz için: "Kendimi isteklerden nasıl kurtarabilirim?" diye soruyorsunuz. Sizin asıl kendinizi kurtarmak istediğiniz şey istekler değil, isteklerin neden olduğu üzüntüler, kaygılar, sabırsızlıklar, acılar. Siz isteklerden değil isteklerin acı meyvelerinden kurtulmak istiyorsunuz.
İyiyi kötünün karşıtı olarak düşünmemelisiniz. Ancak kötülük bütünüyle yok edilince iyilik ortaya çıkar.
Sizin de bildiğiniz gibi çok şey bilmek, çok deneyimlerden geçmiş olmak yaşamın zenginliğini, zorlu yanlarını, getirdiği ıstırapları ve kahkahaları ve göz yaşlarını tanımış olmak büyük bir sanattır. Ama bildikleriniz kafanızı karıştırmamalı, her şeyi basite indirgeyerek anlayacak biçimde zihninizi eğitmelisiniz. Bunu da sevmeyi öğrendiğiniz zaman yapabilirsiniz.
Kıskançlık sahip olduklarınızla yetinmemek ve başkalarının sahip olduklarını çekememektir. Sahip olduklarınızdan hoşnutsuzluk çekememezliğin asıl nedenidir. Bir başkası gibi olmak istiyorsunuz.... Gerçek kimliğiniz tanımanız son derece güç bir şeydir. çünkü bunun için olduğunuzdan başka bir insan olma isteğinizden bütünüyle vazgeçmeniz gerekiyor. Kendinizi başka bir insan yapma isteğiniz kıskançlıklara, çekememezliklere yol açıyor. Aslında gerçek yüzünüzle kendinizi tanıdığınız zaman bu değişme kendiliğinden oluyor. Ama size verilen tüm eğitim sizi olduğunuzdan farklı bir insan olmaya itiyor. Kıskandığınız zaman da size: "Kıskanç olma! Kıskançlık çok kötü bir şeydir." diyorlar. Siz de kıskanç olmamaya çabalıyorsunuz. Ama bu kıskanç olmama çabası da kıskançlığın bir parçası. Çünkü kıskanç olmamaya çalışarak olduğunuzdan farklı bir kimse olmaya çalışmış oluyorsunuz.
Yaşamın bütününü birden anlamalısınız, yalnız bir bölümünü anlamanız yetmez. İşte bunun için kitap okumalısınız, işte bunun için göğe bakmalı, şarkı söylemeli, dans etmeli, şiiir yazmalı, acı çekmeli, anlayışlı olmalısınız. İşte yaşam budur.

Kulak Verme Olayı

Beni dinlemenizin amacı sizin düşüncelerinize uyan sözler işitmek, böylece kendi düşüncelerinizin doğruluğuna olan inancınızı pekiştirmek mi? Yoksa gerçekten bir şeyler öğrenmek, yeni düşüncelerle tanışmak için mi dinliyorsunuz?.... Eğer burada bulunmanızın nedeni benim söyleyeceklerimden sizin düşüncelerinize uyanları işitmek, böylelikle kendi düşüncelerinizin doğruluğuna olan güveninizi artırmaksa bu tür dinleyiciliğin pek fazla değeri olmadığını anlamalısınız.... İşte bunun için neden neyi dinlediğinizi bilmek önemlidir.
Hiç şöyle dikkatinizi belirli bir konu üzerinde durdurtmadan, hiçbir şey üzerinde yoğunlaştırmadan gerçekten duru bir zihinle sakin sakin sessizce oturduğunuz oldu mu?